 
                    Çamlıca Tepesi, 1960’lardan günümüze kadar radyo, televizyon ve GSM teknolojilerindeki gelişmelere paralel olarak, üzerine eklenen çok sayıda yayın kulesiyle yoğun bir yapılaşma süreci geçirmiştir. Günümüz iletişim ve bilişim teknolojilerinde yaşanan hızlı değişim ve dönüşüm, bu alandaki yapıların da teknolojik olarak esnek ve sürdürülebilir olmasını zorunlu kılmaktadır.
Yakın geçmişte kullandığımız televizyon, radyo ya da kasetçalarlarla, birkaç yılda bir yenilediğimiz bilgisayar ve cep telefonları arasındaki fark, bu dönüşümün hızını açıkça ortaya koymaktadır. Teknolojik gelişmelerin yarattığı bu ivme, aynı zamanda işlevini yitiren elektronik cihazlardan oluşan dev atık yığınlarını da beraberinde getirmektedir.
Bu bağlamda, temel işlevi iletişim ve yayın hizmeti sunmak olan bir yapının da teknoloji karşısında değişime uyum sağlayabilecek, modüler ve parametrik bir sistem olarak tasarlanması hedeflenmiştir.
İhtiyaç programında belirtilen kule ve cihaz platformları, tasarımın ana bileşenleri olarak ele alınmış; kulelerin eklenip çıkarılabildiği, platformların artırılıp azaltılabildiği, yeniden düzenlenebilir bir sistem kurgulanmıştır.
Kuleyi oluşturan asansör, merdiven, düşey taşıyıcılar gibi bileşenler birbirinden ayrıştırılarak, yapının hem okunabilirliğini hem de esnekliğini artıran parametrik bir tasarım anlayışı benimsenmiştir.
Since the 1960s, Çamlıca Hill has been occupied by numerous broadcasting towers, added over time in parallel with the evolution of radio, television, and GSM technologies. The rapid pace of transformation in today’s communication and information technologies makes it essential for such structures to be technologically adaptable and sustainable.
The difference between the devices we used only a decade ago — televisions, radios, cassette players — and today’s constantly evolving computers and smartphones clearly illustrates this technological acceleration. Yet, this progress also generates massive piles of electronic waste, consisting of outdated and functionless devices.
Within this context, a structure whose primary function is communication and broadcasting must also be designed to adapt to technological change — to be modular, flexible, and parametrically organized.
The required platforms for towers and broadcasting equipment were treated as key design parameters, enabling configurations that can expand, reduce, or rearrange freely according to future needs.
The tower’s main components — elevators, stairs, and vertical structural elements — were deliberately separated and articulated, establishing a parametric design system that enhances both structural clarity and adaptability over time.
2011
İSTANBUL
İNFRASTRÜKTÜR
YARIŞMA PROJESİ
İBB
2. MANSİYON
 
                                    								                                                                             
                                    								                                                                             
                                    								                                                                             
                                    								                                                                             
                                    								                                                                             
                                    								                                                                            